Bu Blogda Ara

7 Şubat 2019 Perşembe

Nazım Hikmet Pazarlama

Nasıl ki bu ülkede din, islam, Allah üzerinden herhangi bir meta'nın pazarlaması yapılıyorsa, Atatürk üzerinden de aynı meta pazarlanması 10 yıllardır yapılmaktadır. Pazarlanan sadece bu iki değer değildir. Şiirler, romanlar, kitaplar da aynı şekilde 10 yıllardır pazarlanmaktadır. En basit örneği Platon'un 'Devlet' adlı kitabıdır. Ülkede o kadar çok farklı yayınevlerinden bu kitabın baskısı var ki gören eski yunancayı ne kadar da iyi biliyoruz diyebilir. Halbuki işin aslı öğle değildir. Çevirisi yapılan 'Devlet' adlı kitabın sadece 3-4 tanesinin yabancı dilden çevirisi vardır. Diğer basımlar ise bu çevirilerden çevirilerdir. Ortada bir emek hırsızlığı da vardır.

Bu sorun sadece yabancı dilden çevirilerde yoktur. Yerli yazarlarda aynısı olmasa bile sadece adından meta haline dönmüş kitaplar vardır. Nazım Hikmet örneğinde olduğu gibi. 

Kendisini sosyalist olarak tanımlayan Nazım Hikmet'in kitapları bir bankanın (Yapı Kredi Yayınları) yayını olarak satılmaktadır. Platon'un 'Devlet' adlı kitabı nasıl başucu, temel kitap olarak tanıtılıyorsa, Nazım Hikmet'in durumu da ondan çok farklı değildir.

Nazım Hikmet kitaplarının çok satmasını sağlanması da O'nun bazı özelliklerini öne çıkartılarak yapılır. Nazım Hikmet'in tanıtılması (pazarlanması) için seçilen iki özelliği, vatan şairi ve aşk şairi.

Şiirlerine bakmadan önce basit mantık kurarak Nazım Hikmet'i anımsayalım.

Vatan Şairi olarak gösterilen Nazım Hikmet.

Kuva-i Milliye Destanı ile bilinen Nazım Hikmet, 1919 yılında Deniz Piyade okulunda okurken devamsızlıktan kaydı silinir. Ertesi yıl, kurtuluş savaşı döneminde, Anadolu'da kısa bir dönem öğretmenlik yapar. Ancak 1921 yılında Rusya'ya geçer. İki yıl sonra 1923'de Bolşevik partiye üye olur. Türkiye'ye dönüşü 1924'de olur. Dönemin illegal komünist partilerinden Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'nın yayın organı Aydınlık'ta çalışmaya başlar. Bir süre sonra hükümet karşıtı yazıları nedeniyle cezaevine girer.

Kuva-i Milliye Destanı adlı şiirini ise 1939 yılında cezaevinde iken yazmaya başlar. İlk basımı ise 1965 yılında Yön dergisi tarafından basılır.

1951'de Rusya'ya gittiğinde (kaçtığında) havalimanında toprağı öper, 'Beni stalin yarattı' der. Orada tanıştığı partililerle birlikte hareket eder ve II. Dünya savaşında Rusya'nın vatan savunması için şiir yazmak istediğini söylediğinde aldığı cevap; 'Sen savaşa katıldın mı' olur. Nazım Hikmet'in hayır demesi üzerine, Ruslardan 'Katılmadığın savaş hakkında nasıl şiir yazacaksın' olur ve yazmaktan vazgeçer.

Kurtuluş savaşı yıllarında Anadolu'da kalıp milli mücadeleye katılması gerekirken Rusya'ya giden ve orada bolşevik partisine üye olan Nazım Hikmet, Türkiye'ye döndükten yıllar sonra Kuva-i Milliye şiirini yazar ve günümüzde vatan şairi olarak tanınır. Ama aynı dönemde Rusya'ya yada başka bir ülkeye gitmeyen, Anadolu'da köylerde kasabalarda dolaşıp 'Yaban' kitabını yazan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Nazım Hikmet gibi vatan şairi yada yazarı olmaz. Pazarlama Stratejisi? 

Aşk Şairi olarak tanıtılan Nazım Hikmet'in aşık olduğu kadınlar:

Sabiha
Azize
Şuküfe Nihal
Nüzhet
Yelena Yurçenko (Lena)
Piraye
Semiha Berksoy
Suat Derviş
Cahit Uçuk
Münevver
Galina
Vera

Casanova gibi bir hayata sahip olan Nazım Hikmet ilk evliliğini evli bir kadın ile yapar. Bir süre sonra boşanır sonra tekrar evlenir. Ne ilginçtir cezaevinde iken eşi için yazdığı şiirleriyle tanınan Nazım Hikmet, çıkışından iki yıl önce ziyaretine gelmeye başlayan dayı kızı Münevver'e aşık olur. 1950'de cezaevinden çıktıktan sonra eşini boşar ve Münevver ile yaşamaya başlar ve bir oğulları olur. Askerlik hizmetini yapmadığı ve öldürüleceği korkusuyla yeni aşkı Münevver'i arkada bırakarak Romanya'ya kaçar. Sonrasında Rusya'ya geçer. Rusya'da geçtikten sonra da ölene kadar da orada iki ilişki daha yaşar. 

Sosyalist ve komünistler aileye önem verdiklerini söyleyerek 'Çekirdek Aile' diye tanım ortaya atarken; halka, işçiye ve köylüye parti önderlerinin ve üyelerinin örnek olmaları gerektiğini belirtirler. Kendini sosyalist ve komünist gören Nazım Hikmet'in ise böyle örnek olmak gibi bir derdi yoktur. Aşk hayatı gibi aile hayatı da örnek alınacak biri değildir.

Nazım Hikmet'in gerçekte olmayan durumlarını sadece şiirleriyle varmış gibi gösterip tanıtan ve üzerine de çok da iyi kazanan bir bankadır. Örnek alması gerektiği söylenen halk değildir.

Nazım Hikmet'i durumunu en iyi anlatan Falih Rıfkı Atay'ın bir yazısıdır. Atay, Nazım Hikmet ile Mustafa Kemal'in ayaklarını öptükten sonra 'Mustafa Kemal diye bir kahramanı, o zamanlar lazım olduğu için, biz icat ettik!' diyen Yahya Kemal'in benzerliğini dikkat çekerek yazının sonunda Ah İnsanlık! der ve bitirir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.