Bir kaç yıl önce Türk tarihi ile ilgili internette araştırıp okurken, yazıları karşıma çıktı. Herhangi bir önyargı oluşmadan yazılarını okudum. Fazlasıyla açıklayıcı ve bilgi vericiydi. Diğer yazılarını da okumalıyım diyerek tarih üzerine başka yazdıklarını da bulup okumaya başladım. En sonunda kitaplarını bulup pdf olarak edindim.
Edebiyat ile aram pek iyi olmadığı için romanlarına hiç bakmadım. Tarih ve siyaset ile ilgilendiğim için kitaplarının arasından bu konular hakkında yazdıklarını seçerek okudum. Çok geçmeden ilgim arttığı içinde sosyal medyada hakkında yazılanlara bakmaya başladım. Doğal olarak da yazılanlar yarı yarıya birbiriyle zıttı. O yüzden olumsuz yazılanlara değil, daha iyi tanımak için olumlu yönden yazılanları dikkate aldım.
Bir kaç gün önce aklıma geldi. Hakkında yazılanlara tekrar bakmaya başladım. 'Ruh Adam' kitabının çok övüldüğünü hatırladım. Ve uzun süre sonra romanı okumaya karar verdim. Ardarda 3 gün ile romanı bitirdim.
Her yerde yazılan sembolizmden yahut muhteşem sözlerden bahsetmeyeceğim çünkü roman onlar üzerine kurulu değil. 'Ruh Adam' romanı Hüseyin Nihal Atsız'ın kendisi anlattığı bir kitaptır. Kitap Hüseyin Nihal Atsız tarafından 1950'lerde yazılmış ancak basımı 1972. Çok karşılaştırılan Oğuz Atay'ın 'Tutunamayanlar' romanının basımından bir yıl sonra.
Ruh adam yani Hüseyin Nihal Atsız romanında kendi iç dünyasını anlatıyor. Bunu yaparken sahip olduğu siyasi görüşüne, ailesine, mesleğine olan tutkusuna odaklanıyor. Ancak bu odaklanma esnasında sahip olduklarının karşısına aşkı çıkartıyor.
Kitaba eski zamanlarda bir uygur aşk masalıyla başlıyordu, kitabın sonunda da bu aşk masalının yıllar sonra hala yankılandığını söyleyerek bitiriyordu. Ama Hüseyin Nihal Atsız kitabın özünü ortalarında açıklıyordu. Aşk!
Aşkın tarifini de kendisini muayene eden doktor'a yaptırıyordu.
* Aşk, şehvetin estetik şeklidir.
* Aşk, sebep değil neticedir.
* Aşkın, şehvet ile aynı olmasının kesin delili ise vuslattan sonra ikisinin de sönmesidir.
Şehvet, hayatın en büyük prensibidir. İnsan neslinin tükenmemesini sağlar. İnsan, akıl ve duygu bakımından çok üstün ve ileri olduğu için bu prensibi olgunlaştırmış, güzelleştirmiştir. Yiyeceğini, giyeceğini, barınağını güzelleştirdiği gibi. Şehvet, aşk haline geldikten sonra artık insanlar arasında yarış başlamış ve beyinler, muhayyeleler gerçekte olan güzellerle kanmayarak onları icad yoluna gitmiştir. Sevgiliyi aşk yaratır, sonra tapar. Onda eşsiz güzellikler, büyüklükler bulur. Aslında alelade bir kız yada kadındır, ama Mecnun'un Leyla'yı görüşü gibi onu ilahlaştırdıkça artık aşk denilen tezahür başlamıştır. Bununla beraber aşk lüzümlu bir şeydir.
Aşk ile ilgili olan görüşleri bunlardı. Ancak burada her ne kadar aşkın tarifi karşı cins üzerinden yapılsa da, kitabın bütünü iyice anlaşıldığında; aşk insanı hayatta tutan bir tutkuydu. Bu tutku kimi zaman meslek, kimi zaman bilim, kimi zaman da sanat olabilirdi.
Hüseyin Nihal Atsız, bunların hiç birisi üzerine odaklanmasa da aslında sahip olduğu aşk'ın askerlik olduğunu gösteriyordu.
Hüseyin Nihal Atsız ile ilgili olumsuz görüşler savunan hatta hakaret edenlere 1931-32 yıllarında çıkardığı Atsız dergisinde yazan yazarlara bakmalarını öneririm.
Halkbilimci ve tarihçi Abdülkadir İnan
Edebiyat Tarihçisi Abdülbaki Gölpınarlı
Halkbilimci ve edebiyatçı Pertev Nail Boratav
Tarihçi Zeki Velidi Togan
Sabahattin Ali
Hüseyin Nihal Atsız daha sonra bu kişilerden bir çoğuyla görüş ayrılığına uğrayacaktır ve yalnız başına kalacaktır. 'Ruh Adam' romanı sonrası düşün olarak yanlızlığını anlatacağı 'Yalnız Adam' adında bir kitap daha yazmak isteyecektir ancak ömrü yetmeyecektir.
Türkçü mecmuanın solcu yazarları :
http://www.utkugazetesi.net/?Syf=22&Mkl=1057305&pt=Yunus%20%20Yılmaz&Türkçü-Atsız-Mecmuanın-Solcu-Yazarları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.