Bu Blogda Ara

8 Kasım 2018 Perşembe

Cumhuriyet Gazetesi ve Vakıf Tartışması, Alev Coşkun

İki ay önce Cumhuriyet gazetesi vakfı yönetiminde değişiklik oldu. Gazeteye 2013 yılında yerleşen ikinci cumhuriyetçiler yönetimden uzaklaştırılınca tepkiler gecikmedi. Ne gariptir ki ilk tepki bir fethullahçılardan geldi.

Erdoğan'ın Gazetesi



Ve yine ne gariptirki yazının olduğu siteye Türkiye'den girilemiyor.

Cumhuriyet Vakfının başına geçen yeni yönetimde hemen Cuhmhuriyet gazetesinde yeniden organize olacak şekilde görev dağılımı yapıldı. Tabi 2013 yılında vakfa ve gazeteye yerleşen ikinci cumhuriyetçiler gazeteden istifa edip ayrıldılar.

Kimdir bu ikinci cumhuriyetçiler derseniz, ilk olarak 60'ların sonu 70'lerin başına gitmek gerekecek. Bir fikir adamı olan İdris Küçükömer'in Türkiye'deki demokratikleşme üzerinde durduğu ve konu üzerine oluşturduğu fikirlerin bütünü.  Bir siyasi düşünce olarak 70'lerde konuşulmuş, yazılmış, çizilmiş, tartışılmış ve bir siyasi parti etrafında birleşilemeden konu kapanmış. 1991'de soyvetlerin çökmesi, yani iki kutuplu dünyanın sona ermesi sonucu kendini sol'da sayan bir kitlenin ikinci cumhuriyet düşüncesini kendisine aitmiş gibi göstererek sağ'a kaymasıdır.


Burada şunu anlamamız gerekiyor. Sol nedir?, Sol'dan ne anlamamız gerekiyor. Sol denince akla ilk gelen işçi, emekçi sınıfların hakimiyetimi yoksa, sosyolog Emre Kongar'ın bir çok kitabında ve yazılarında bahsettiği feodal din-tarım toplumundan kentsel endüstriyel toplumu geçiş mi?

Elbetteki ortaçağ ilişkilerinin toplamı, tanımı olan feodal din-tarım toplum ilişkilerinin yok edilmesidir, yani kulluktan insana, vatandaşa ve bir milletin bireyi olmaya geçiştir. Burada durulması gereken en önemli nokta, sol'u anlamak için,  insanın kulluktan milleti oluşturan bireylerden biri olmaya geçmesidir. Bu sol'dur, bu sol düşüncenin temelidir.

Bununla ilgili en güzel söz ise bu cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal'e aittir.

'Cumhuriyet, kula kulluk etmekten vazgeçip, Allah'a kulluk etmektir.'

Cumhuriyet gazetesi 7 Mayıs 1924'de Yunus Nadi tarafından kurulmuştur. Gazeteye verilen Cumhuriyet ise bir akşam öncesi Mustafa Kemal tarafından önerilmiştir. Cumhuriyet gazetesinin temelini ise daha öncede yayın hayatında olan 2 gazete oluşturur. İlki 1918'de Yunus Nadi tarafından kurulan ve İstanbul hükümetine muhalif Yenigün gazetesidir. Diğeri de kurtuluş savaşında Mustafa Kemal Atatürk'ün de yazı yazdığı gazetedir. Adını da küçük gruplar halinde emperyalistler ve işbirlikçileri ile savaşan ve daha sonra yeni Türk ordusunun temelini oluşturan Kuvayi Milliye'den alır. Cumhuriyet kurulduktan sonra da rejimin, devrimlerin yada reformların savunuculuğunu yapar. Atatürk'ün ölümünden sonra bazı dönemlerde sağa hatta faşizme kaysa da, bir süre sonra tekrar temellerine geri döner.

1990'ların başında da böyle bir sağa kayma yaşanmış ama gazetenin önemli isimlerinden İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Ali Sirmen öncülüğünde tekrar kuruluş temellerine geri dönülmüştür.

2002 yılında AKP'nin tek başına iktidar olması ile muhalif kesimlerin en önemli köşelerinden biri olmuştur. 2007'de ise Ergenekon yalanıyla, başyazarı ve vakfın başkanı olan İlhan Selçuk terör örgütü üyeliği sıfatıyla gözaltına alınmış, yargılanmadan hapse sokulmuştur. Bir süre sonra ise hayata gözlerini kapamıştır. Aynı dönem Cumhuriyet gazetesinin Ankara Bürosunun başında olan Mustafa Balbay'da İlhan Selçuk'un akibetine uğramıştır.

2013'de vakfın seçimlerinde usulsüz yapılarak ikinci cumhuriyetçiler, 90'ların başında gazeteyi iflas noktasına götüren düşünceyle paralel, gazete içinde hakimiyet kurmuştur. Bir kaç yıl içinde de gazetenin tirajında neredeyse yarı yarıya düşüş olmuştur.

İkinci Cumhuriyetçilerin gazetesi durumuna gelen Cumhuriyet, bir yıl sonra, Türkiye'de Friedrich Ebert Stiftung vakfının şubesi konumunda olan SODEV tarafından ödüllendiriliyor.

Borsa Spekülatörü Soros'un Türkiye'ye gelememesi ve de iş yapamaması sonucu bu bu görevi üstlenen Friedrich Ebert Stiftung şubesi gibi faaliyet gösteren SODEV ve şuanki CHP ile olan ilişkisi.

Gelelim yeni seçilen ve daha önceden Cumhuriyet vakfında yöneticilik yapmış olan Alev Çoşkun ve vakıf yönetimine Alman basınına röportaj verirken ultra nasyonalist diyen Aydın Engin'e.



Yeni vakıf yönetimine tepki veren ve Aydın Engin'i örnek gösteren Hikmet Çetinkaya'nın aczimendilere; nurcuların yani fethullahçıların proleteri demesi.




Bir dönem Cumhuriyet gazetesinde başyazarlık yapan Can Dündar'ın soros ve nurcu sevgisi.



Yeni vakıf yönetime tepki veren bir çok isim var. Ben sadece ön plana çıkanları buraya koydum.

Alev Çoşkuna gelirsek de karşımıza Cumhuriyet gazetesi ile olan bağına bakmamız gerek. 

90'ların başında Cumhuriyet'in o çalkantılı dönemi bitince Alev Çoşkun, 1992'den itibaren hem Yenigün (1918'de Yunus Nadi'nin gazetesine atıf) A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanlığı yapıyor hem de 2000'den sonra Vakfın başkan yardımcılığını yapıyor. 2000 sonrası Vakfın başkanı ise İlhan Selçuk. 2013 yılında ise ikinci cumhuriyetçilerin Vakıf yönetimini eline geçirince görevine sona eriyor.

Kim yada kimler Cumhuriyet'in başında olması gerekiyor, siz karar verin. Bir tarafta 1923'de kurulan Cumhuriyet rejimine sahip çıkan kişiler, diğer tarafta Almanya'ya sığınan, röportaj veren kişiler.

Buradaki tartışma gazete yada gazetecilik tartışması değildir. Bu tartışma gazetenin adı olan Cumhuriyet tanımının, kavramının toplum üzerinde oluşturduğu düşünceyi değiştirme tartışmasıdır. Bir tarafta cumhuriyet devrimlerini korumaya çalışanlar, diğer tarafta cumhuriyet rejmini asker tabanlı, batıcı bulup karşısına sol diye doğucu-islamcı (ve liberal, küreselleşmeci) düşünceyi koyanlar.

Tartışma, cumhuriyet rejimi tartışması. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.